Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan TRT Haber’de gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Bakan Arslan’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle;

İkinci bayram demokrasi bayramı. Demokrasi bayramı sürecinde elbette seçim süreci var. Biz yorgunluktan ziyade insanlarla meydanlarda, köylerde, ilçelerde buluşmanın verdiği enerji ile enerji topluyoruz. Son bir haftada da o enerji ile devam edeceğiz.

“Dünyada çığır açacak projeler yaptık”

Sayın Cumhurbaşkanımız seçim beyannamesinde çıktı yüzlerce proje sıraladı ve dedi ki benim yaptıklarım yapacaklarımın teminatıdır. Şu, şu şu projeleri yapacağım. Buna karşılık muhalefetin yapabileceği iki yol vardı. Birinci yol daha iyi projeler yapacağım deyip ama sadece söylemde değil projeleri ortaya koymaktı ve vatandaşı ikna etmekti. İşte bu yolu seçemedikleri için proje ortaya koyup vatandaşı ikna yoluna gidemedikleri için ikinci yolu seçtiler.

İkinci yol da Recep Tayyip Erdoğan karşıtlığı ve Recep Tayyip Erdoğan’ın ortaya koyduğu projeler karşıtlığı idi. Karşıtlık üzerinden gidilince de elbette ki Kanal İstanbul dahil olmak üzere birçok proje ile ilgili proje karşıtlığı üzerinden yol aldılar. Ne yazık ki ulaştırma çok konuşuldu. Ulaştırma Bakanlığı olarak son 16 yılda AK Parti hükümetleri döneminde sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde sayın Başbakanımızın önderliğinde dünyada çığır açacak projeler yaptık. Dünya bunu gıpta ile izliyor. Vatandaşlarımız da kullanarak fiilen görüyor. İnsanların nezdinde Ulaştırma Bakanlığının yaptığı AK Parti hükümetleri döneminde yapılan projeler bu kadar çok öne çıkınca bu kadar çok kabul görünce ve ülkenin her tarafına yayılınca işte o zaman bir söylem geliştirmek lazımdı karşı bir söylem, karşı söylem de ne yazık ki bu projeleri durduracağım üzerine gelişti. En önemlisi de köprüler. Recep Tayyip Erdoğan köprülerle öne çıkınca. Sayın İnce çıktı bunun üzerinden mesajlar verdi.

“İnce’nin kullandığı fiyatlar laf cambazlığından çıkıyor”

Biz bugüne kadar muhalefetin yaptığı her eleştiriden kendimize pay çıkardık olumlu anlamda eğer bir eleştiri varsa onun da gereğini yaptık. Ama bu sefer gerçekten iftira mı desem, insanların kafasını karıştırmak adına bir bilgi bu kadar yalan ve yanlış olarak kullanılır insanların kafası bu kadar karıştırılabilir. Sayın İnce dedi ki, sayın Demirel’in, sayın Özal’ın yaptığı köprülerden 11 liraya geçiliyor ve insanların kafasını karıştırmak için çok ayrı rakamları alıp kullandı.

Rakamları söyleyim, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nden otobobiller 8 lira 75 kuruşa geçiyor. Anadolu’yu Avrupa’ya, Asya’yı Avrupa’ya bağlayan boğazlardaki üçüncü köprümüzdeki rakam 11 lira 25 kuruş. Hafif ticari araçlar dediğimiz otomobiller değil de panelvan ve minibüsler de 11 lira 25 kuruş. Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nde ise otomobiller 13 lira 5 kuruş, hafif ticari araçlar ise 17 lira 40 kuruş. Biri 8 lira 75 kuruş, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nde 13 lira, diğerinde 11 lira 25 kuruş işte sayın İnce’nin kullandığı rakam bu 11 lira 25 kuruş olan minibüsler, panelvanlar türü araçlar için 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’ndeki fiyat Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nde 17 lira 40 kuruş. 100 liralar, 114 liralar nereden çıkıyor? Nereden çıktığını söyleyim, laf cambazlığından çıkıyor. Elma ile armutu kıyaslamayacaksınız. Elma ile elmayı kıyaslayacaksınız. 15 Temmuz Şehitler Köprüsü muadili Fatih Sultan Selim Köprüsü onların muadili Yavuz Sultan Selim Köprüsü’dür bu üçünü kıyaslayacaksınız ve doğru kıyaslayacaksınız.

İnce ulaştırmadaki başarıyı karalama kampanyası yapıyor

Bakın bizim ilk iki köprüdeki ücretler tek yönlü alınır diğer yönlü ücretsiz geçilir. Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nde de aynı uygulamayı yapıyoruz. Ama dönüyor vatandaşın kafasını karıştırmak için hem 17 lira 40 kuruşu 114 liraymış gibi söylüyor. O da yetmiyor diyor ki birde sizden çift taraflı alıyor. Çift taraflı ücreti tek seferde alıyoruz o da 17 lira 40 kuruş. Sonuçta Özal’ın, Demirel’in yaptığı köprü belli. Biri 1970’lerde başlamış 1973’te bitmiş. Bir tanesi 1985’te başlamış 1988’de bitmiş. Bu ülke 80 yılda iki tane köprü yapabilmiş iki köprünün yanı sıra yapabildiği 26 tane havalimanı yapmış. Havalimanlarında terminal demeye şahit lazım olan gecekondu türü binalar vardı. Türkiye’nin şanına yakışmıyordu ve kuleler vardı. O kuleler de Türkiye’nin şanına yakışmıyordu. O ortamdan bu ortama gelince ulaştırmada bu kadar başarılı olunca ulaştırma üzerinden bir karalama, iftira kampanyası yapıyorlar. Daha da önemlisi klavuzları yanlış bilgi aktarıyor olabilir. Fakat vatandaş fiilen kullanıyor, görüyor ve bunun kolaylığını görüyor.

“Büyük projeleri bütçeden yaparsınız kaynağınız kalmaz”

1970’de köprü yaptık. 1985’te köprü yaptık. Biz ülke olarak o köprüleri yaparken yine borçlandık borçları faizi ile birlikte ödemek için vatandaştan topladığımız vergilerden ödedik. Yani kamu kaynağından yani bütçeden ödedik. İşte biz bütçeden bu büyük projeleri yaparken 780 bin kilometrekarenin kalan yerlerine veya ülkemizin diğer yerlerine proje yapamadık ülke olarak. Vergilerden topladığınız gelirlerle yapıyorsunuz onunla yapınca da ülkenin tamamı o parayı ödüyor. Dün Ağrı’daydım örnek verdim 17 kilometre toplam bölünmüş yol yapılmış. 2 kilometre de sıcak asfalt yapılmış. Biz 17 kilometrenin tam 20 katı şu an 340 kilometre yol yapmışız niye? O dönemde siz ilk 2 köprüyü toplanan vergilerle yapıp vatandaşa ödetince diğer illere hizmet yapamadınız. Onun için de Ağrı’da 2 kilometre sıcak asfalt 17 kilometre bölünmüş yol var. Peki Recep Tayyip Erdoğan ne yaptı? Recep Tayyip Erdoğan, Avrasya Tüneli, 1915 Çanakkale Köprüsü, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osman Gazi Köprüsü, Kuzey Marmara Otoyolları, İstanbul-İzmir Otoyolu ve 3. Havalimanı dahil bunları Ankara-Niğde Otoyolu bunları Yap-İşlet-Devret modeli ile yapınca ve özel sektör bunlar için borçlanıp parayı ödeyince işte vergilerden topladığımız gelirle biz dönüp ülkenin diğer yerlerine hizmet götürdük.

Ulaşım ve iletişim diğer tüm sektörlerin lokomotifidir. Dolayısıyla ulaştırma projeleri ötelenemez projelerdir. Bunları ötelemek demek ülkenin kalkınmasını ötelemek demektir. Bizim böyle bir lüksümüz yok.

“Bu projeler büyük istihdam sağlıyor”

Şu an bizim 2 bin 134 tane şantiyemiz var. Bu Türkiye’nin her yerinde. Yap-İşlet-Devret ile büyük projeleri yaptığımız için kaynağı ülkenin geri kalanına harcama şansı yakalıyoruz. Harcadığımız için de 2 bin 134 şantiye var bu önemli bir rakam. Bu şantiyelerde 154 bin kişi çalışıyor. Sadece karayolları Genel Müdürlüğü olarak yaptığımız projelerde 154 bin kişi çalışıyor. Bu aşağı yukarı 600-700 bin kişinin evine para gitmesi demek. Bu sıcak parayı ülkenin her yerine yayıyorsunuz çünkü ülkenin her yerinde projeler devam ediyor.

İstanbul yeni havalimanında 225 bin kişi çalışacak

Yap-İşlet-Devret modeli ile yaptığımız şu an 8 tane projemiz var. 7’si karayolları bir tanesi havayolları. Karayollarında şu an Yap-İşlet-Devret modeli ile 28 bin kişi çalışıyor. Üçüncü Havalimanı’nda da 35 bin kişi çalışıyor ve yine buradan devam etmişken bir rakam daha vereyim 3. Havalimanı şu an 35 bin kişi çalışıyor 29 Ekim’de açıldığı andan itibaren yılda 100 bin kişi çalışacak. Bu direkt çalışan dolaylı sektörleri saymıyorum. 2025’te hedefimiz 225 bin kişinin çalışması. İstanbul Havalimanı’nın direkt çalıştırdığı ve hizmet aldığı şirketlerin çalıştırdığı personel sayısı 225 bin olacak. Ülkemiz hep gururlanır TÜPRAŞ gibi bir tesisimiz var. TÜPRAŞ’ta 5 bin kişiden daha az insan çalışıyor. Bakın koskoca TÜPRAŞ 5 bin kişiden daha az çalışıyor İstanbul Yeni Havalimanı 225 bin kişi çalıştıracak şu an 100 bin kişi çalıştıracak 29 Ekim itibarıyla. Dolayısıyla insanlarımızın kafasını karıştırmaya çalıştılar bu projeler hem ulaşımı iletişimi sağlıyor hem inşaat döneminde istihdamı sağlıyor hem işletme döneminde istihdamı sağlıyor bence bunlar çok önemli rakamlar.

İstanbul yeni havalimanı nasıl devreye alınacak?

İlk uçak inşallah sayın Cumhurbaşkanımızı bekliyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız yakın zamanlarda inşaatımızı şantiyemizi ve çalışan arkadaşlarımızı ziyaret etmesini bekliyoruz ilk uçak o olacak. Resmi sefer olarak biz 29 Ekim’de resmen havalimanımızı törenle ve sayın Cumhurbaşkanımızın ve yurt dışından birçok ziyaretçimizin katılımı ile açacağız ancak tarifeli seferler 30’unda başlayacak. 30 ve 31’nde Atatürk Havalimanı’nda hizmet veren şirketler etap etap en son da Türk Hava Yolları olmak üzere 31’i gece yarısı itibarıyla yeni havalimanına taşınmış olacak. 30’u ve 31’inde her iki havalimanı da eş zamanlı hizmet verecek. Etap etap havayolu şirketleri yeni havalimanına kayacak.

Elbetteki 3. Havalimanı’nın bir ismi olacak. Fakat şu an bir çalışma yok. İnşallah resmi açılış programını başlattığımızda son günlerde ismi de netleşir ve o gün inşallah açılışta müjdesini de vermiş olacağız.

“Projenin öncelikli amacı İstanbul Boğazı’nı korumak”

Kanal İstanbul’u anlayamadıkları için yada anlayamadıkları için eleştiriyorlar. Kanal İstanbul alelade sıradan bir proje değil. Kanal İstanbul özellikle ülkemiz için de dünya tarihi içinde çok önemli olan İstanbul şehrini koruma projesidir. Çünkü binlerce yıllık bir medeniyet var. Birçok medeniyete başkentlik yapmış İstanbul’da inanç ve kültür turizmi alanında birçok değer var. Bu değerleri korumak adına öncelikle İstanbul Boğazı’nı korumamız lazım bunun için de alternatif bir su yolu düşüncesi ortaya çıktı. Sayın Cumhurbaşkanımızın birinci amacı buydu. İstanbul’u olası bir tehlikeden olası bir patlamadan korumak ve kurtarmak parayla ölçülemez. Dolayısıyla Kanal İstanbul’un birinci amacı olan İstanbul’u tehlikeden korumanın bir maliyeti yok. Dünyada henüz böyle bir kent de yok bunu ölçebilecek, bunu ödeyebilecek bir para da yok.

Bakın gemi yalıya çarptı yalıya zarar verdi arkasından bir tanker geliyordu. Bizim kıyı emniyeti genel müdürlüğümüze bağlı römorkörler anında tankeri durdurdular çevirip Karadeniz’e çıkardılar. O tanker o petrol yükü ile gelip o gemiyle çatışsaydı denizcilikte çatışma deniyor gerçekten İstanbul için felaket olacaktı. Onun için biz İstanbul’u böyle bir felaketle karşı karşıya bırakmamak için bu projeyi yapıyoruz birinci amacımız bu.

İkinci amacımız Kanal İstanbul güzergahı üzerinde belli bir koridorda şehir tamamen yenilenecek kentsel dönüşüm uygulanacak gerçekten yine sayın Cumhurbaşkanımızın açıkladığı gibi şehre nefes aldıracak o bölgeye nefes aldıracak alanlar düzenlenecek hem şehrin Marmara Denizi tarafında hem Karadeniz tarafında yapay adalarla lojistik merkezleri yapılacak. Bunlar da ekonomik olarak gelir getirecek. Hem turistik bir alan olacak hem lojistik merkezi anlamında bir alan yapacağız ki bu ülkemizin sanayisine ekonomisine katkı demek. Marmara’da kazıda çıkan malzemeyi değerlendirmek suretiyle iki iş yapmış olacağız.