Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sinan Erdem Spor Salonu’nun ev sahipliğindeki AK Parti İstanbul İl Kongresi’nde partisinin ‘Diriliş Manifestosu’ olarak nitelediği ve hazırlanmasında bizzat yer aldığı Türkiye’nin merakla beklediği manifestoyu açıkladı..

AH ETMEDİK”

1923’te Atatürk’ün öncülüğünde devletimizin yönetim şeklini cumhuriyet olarak ilan edildi. 28 Şubat’ta milletin inancını boğmaya kalkıştılar. Her darbede acı çeken biz olduk. Varlığımıza, huzurumuza, refahımıza kast ettiler. Yılmadık, yıkılmadık. Erdem irade ve cesaretle Türkiye’yi şahlandırdık. Hep birlikte büyüdük, hep birlikte özgürleştirdik. Biz durmadık, onlar da durmadı. 27 Nisan’da bir e-muhtıra ile karşımıza çıktılar. Biz milletin iradesine sahip çıktıkça onlar daha da öfkelendi. Geri durmadık, diklenmedik, dik durduk. Onların küresel efendilerine de eyvallah etmedik.

”KÜRESEL DÜZENE ‘DÜNYA 5’TEN BÜYÜKTÜR’ DİYE HAYKIRDIK”

Küresel düzenin haksızlıklarına dünya 5’ten büyüktür diye haykırdık. Somali’deki, Bosna’daki katliamlara gür bir sesle haykırdık, elimizi taşın altına koyduk. Başkalarının ilgisizliğine aldırmadan, kendi imkanlarımızla mazlumların sesi olduk. Zulme karşı merhametten, sömürüye karşı ortak çıkardan, kibire karşı kardeşlikten yana olduk.

Mazlum Filistin halkının davasını her platformda savunduk. Davos’ta işgalcilere karşı ‘one minute’ dedik. One minute önemli bir istasyondu. Suriye ve Irak’tan buraya gelen milyonlarca muhacire hiç tereddüt etmeden kapımızı açtık.

‘BUNU HİÇ AKLIMIZDAN ÇIKARMADIK”

Biz AK Parti’yi kurarken ne dedik, ‘Biz Türkiye’nin dünü, bugünü, yarınıyız’ dedik. Biz Türkiye’nin bölünmez bütünlüğüyüz. Biz Türkiye’yiz. Biz millete hizmetkar olacağız diye yola çıktık, bu sevdayla çalıştık. 16 yıldır bu söze sadık kaldık. 16 yıl önce Pınarhisar’a gelenlere şöyle seslendik; ‘Yerli ve milli bir duruşa şiddetle ihtiyacımız var’ demiştim. Bu sözlerimin üstünden 16 yıl geçti. Bu yolda milletimizle yürüdüğüm için bahtiyarım. Rabbim bizleri inşallah bu yoldan ayırmaz.

Merhum Özal’a, Menderes’e, Yazıcı’ya verdiğiniz milli ve yerli emaneti biz yürütüyoruz. Emanetin sahibinin millet olduğunu hiç aklımızdan çıkarmadık. İstiklal şairimizin çağrısına uyarak, ‘Korkma’ dedik.

”DİLİ DUALI ANLARIN İSTEKLERİ VAR”

Aziz milletim, 2001 yılında partimizi kurarken, Adalet ve kalkınmayı şiar edildik. Partimizin adını Adalet ve Kalkınma Partisi koyduk. Hamurunu siz yoğurdunuz, rotasını millet çizdi. AK Parti’nin hikayesinde dili dualı anaların istekleri var, ailesinin helal lokmasını kazanan babaların beklentileri var, okul sıralarındaki gençlerin umutları var. Hamd olsun milletimiz bizi dualarına, isteklerine, umutlarına, destanlarına ortak ederek emanetine layık gördü. Milletimize hizmet yoluna çıkarken daha çok hizmet, daha çok refah dedik. Adaletin tesisi konusunda da gece gündüz mücadele ettik. Kıyafetinden, düşüncesinden dolayı eğitim hakkı alınan yavrularımızın biz elinden tuttuk. Farklı dillere mensup vatandaşlarımızın kurdukları vakıfların haklarını onlara iade ettik. Millet devlet için değil, devlet millet içindir dedik.

”HERKESİN GÖZÜ ÖNÜNDE MUHASEBE YAPTIK”

Yeter, söz de karar da milletindir dedik. Şimdi manifestomuzu açıklıyoruz değil mi? Erdem ve cesaretle Türkiye’yi şahlandırdık. Davamız bu aziz millete hizmet davasıdır. Ülkemiz büyüdükçe, kalkındıkça bağımsızlığımızı perçinledik. Yerli ve milli siyaset tam da budur. Milli olmak, milli geliri artırmak, iş ve aşı artırmak demektir. Faize giden parayı, sosyal yardımlar yoluyla millete aktarmak demektir. Savunma sanayisinde dışa bağımlı olmamak demektir. Bürokratik oligarşiye son verdik. Halkımız demokrasinin en ileri standartlarına layıktır dedik. Sivilleşme adımlarıyla siyasetimizi normalleştirdik. Yeni bir düzen kurmak zahmetlidir. Geride kalan dönemde büyük direnişlerle karşılaşsak da başardık. Yerli ve milli olanı evrensel birikimle, modern siyasetin birikimiyle harmanladık. Ülkemizin değişen ihtiyaçlarına duyarsız kalmadık, tecrübe kazandık, güçlendik. Kuruluş hedeflerimizden hiç sapmadık. Bu milletimiz de bize ayrı bir güç verdi. Milletimize afra tafra yapmadık, mütevazi olduk. Kapalı kapılarda pazarlık yapmak yerine, herkesin gözü önünde muhasebe yaptık. Bu siyaset tarzımızı sonuna kadar sürdürmekte kararlıyız.

”TÜRKİYE KÜRESEL BİR AKTÖR HALİNE GELİYOR”

Zor bir coğrafyada, büyük dönüşümlere gebe bir zamanda yaşıyoruz. Osmanlı’nın yıkılışından sonra bağrımıza düşen ateş yeniden harlandı. Halkından kopuk yönetimler, kardeş kavgası, geri kalmışlık bölgemizi kaosa sürükledi. Bu kadim coğrafya ne yazık ki, vekalet savaşlarının arenası haline geldi. Milletimizin feraseti sayesinde bu ateşin ortasında istikrar adası olarak kalabildi. Güçlendirdiğimiz ekonomik alt yapımızın desteğiyle refahı yaymaya, güçlü adımlar atmaya çalıştık. Kendi ve dostlarımızın güvenliği açısından tarihi mesafeler kat ettik. Artık coğrafyamızda Türkiye’nin güçlü iradesine rağmen kirli oyunlar kurmak, oldu bittiler yapmak mümkün değildir. Uluslararası mücadelenin daha da sertleştiğini görüyoruz. Değerli kardeşlerim, milli güvenlik kaygıları ortaya çıkıyor. 1990’ların tek kutuplu dünyasında değiliz. Tarihin de mücadelenin de bitmediğine şahit oluyoruz. İslam dünyasının ortasında bir ur gibi ortaya çıkan DEAŞ terör örgütğ kardeş coğrafyalarda parçalanmaya zemin hazırlıyor. Bu süreç uluslararası aktörler için yeni fırsatlar ortaya getiriyor. Türkiye, bu yeni dünyada kendine onurlu bir yer edinme mücadelesi veriyor. Türkiye küresel bir aktör haline geliyor.

Kardeşlerim bununla da kalmadık, kendi politikalarımızı kararlılıkla uygulamak zorundaydık. Çifte standartlara karşı menfaatlerden ödün vermedik. Bugün de, dün olduğu gibi hakların serbestçe kullanılmasından yanayız. Yarın da öyle olacağız. Güçlü olmaktan ve bağımsız olmaktan da yanayız. Biz tam demokratik bir Türkiye istiyoruz.